Gebelikte Erken Dönem Sorunları
Gebelikde kanama olağan bir durum değildir.Mutlaka...
Doğum, 3 evreden oluşan ve genel anlamda stresli bir süreçtir. Bu stresli sürecin ilk ve ikinci aşamalarında suyun kullanılmasıyla; doğum ağrılarında azalma, doğum sürecinin kısalması, doğum yırtıkları oluşma riskinin azalması sağlanabilmektedir. Suda doğum, uygun vakalar seçilmesi durumunda, doğum ağrılarının yönetilmesini sağlayan doğal bir yöntem olarak karşımıza çıkmaktadır.
İlk uygulamaları 1800’lü yıllarda gerçekleştirilen suda doğumun, ilk örnekleri Fransa’da karşımıza çıkmaktadır. Sonrasında Rusya’da örnekleri bulunan suda doğum, 1970’li yıllarda Dr. Michael Odent tarafından kullanılan doğum havuzları ile tüm dünyada yaygınlaşmıştır. Türkiye’de ise ilk suda doğum, 1993 yılında gerçekleştirilmiştir.
Suda doğum, alternatif bir doğum yöntemi olarak, bebeğin suyun altında doğumunun gerçekleştirilmesi anlamına gelmektedir.
Doğum, doğal, heyecanlı, tedirgin ve bir o kadar da ağrılı bir süreçtir. Bu noktada, anne adayını fiziksel olarak rahatlamasını ve doğum ağrılarının azalmasını sağlayan suda doğum yöntemi, daha kolay ve konforlu bir doğum süreci alternatifi sunmaktadır.
Suda doğum yönteminde, anne adayının vücut sıcaklığında, yani 37 derece suyun bulunduğu bir su küveti sistemine girmekte ve uzman doktorlar doğum sürecini bu suyun içinde gerçekleştirmektedir. Suyun ılıklığı anne adayının kaslarının gevşemesini sağlamakta ve zihinsel rahatlamayı da beraberinde getirmektedir. Suda doğum sırasında, kaslarda ve zihinde oluşan gevşemenin bir sonucu olarak, plasentaya giden kan akımı artış göstermekte, doğum daha az ağrılı ve daha konforlu şekilde gerçekleşmektedir. Ayrıca, suyun etkisiyle birlikte oksitosin ve doğal morfin olarak da adlandırılan endorfin salgılanmasında artış meydana gelmekte, bu duruma bağlı olarak adrenalin hormonu salgılanması azalmaktadır. Kasılmalar kuvvetlenirken kaslarda gevşeme yaşanmakta ve böylece doğum ağrıları daha başa çıkılabilir hale gelmektedir.
Suda doğum, pek çok açıdan uygun kişilere ve uygun şartlarda uygulandığı zaman oldukça başarılı sonuçlar sağlamakta, doğal yöntemlerle doğum sürecinin daha konforlu hale gelmesini sağlamaktadır. Bu bakımdan suda doğum için uygun adayları şu şekilde sıralayabilmekteyiz;
Suda doğum, özel olarak suyun içerisinde doğum yapılması amacıyla tasarlanmış olan küvetlerde gerçekleştirilmektedir. Özel olarak tasarlanmış küvetlerdeki su, anne adayının normal vücut ısısına uygun olarak yani 37 derece sıcaklığa getirilmekte ve suda doğum için özel ekipmanlarla doğum işlemi gerçekleştirilmektedir.
Suyun içindeyken anne adayı ve fetüsün yaşamsal bulgularının sürekli takip edilmesi, fetal kalp atımının elektronik olarak sürekli izlenmesi gerekmektedir. Suyun derecesinin 37’nin üzerine çıkmamasına dikkat edilmesi de oldukça önemlidir. Aksi takdirde suda yaşanan ısı artışı sonucu, anne adayının kan dolaşımında değişim yaşanabilmekte ve ani tansiyon düşüklüğüne bağlı olarak plasentaya giden kan akımında azalma yaşanabilmektedir.
Suda doğum sırasında, anne adayının karnına alıcılar takılarak bebeğin kalp ritmi takip edilmekte ve annenin rahim açıklığı takip edilebilmektedir. Rahim açıklığının belli bir safhayı geçmesinin ardından, bebeğin başına takılan elektrotlar yardımıyla oksijen alımı miktarı ve kan akımı takip edilmektedir.
Suda doğumun temel amacı, anne adayına verilen ilaçlar yoluyla değil, kan akışının düzenlenmesi ve kasların gevşemesi yoluyla, doğum sürecinin daha az stresli, daha az ağrılı ve daha konforlu hale gelmesidir.
Suda doğumun doğum işlemi sırasında ve doğum sonrasında oluşturduğu belli başlı avantajlar bulunmaktadır.
Suda doğum, he anne adayının perinesi, vajinası ve serviksinde rahatlama oluşturma, hem de suyun anne adayının meme başını uyarmasıyla sağlanan oksitosin ve endojen hormonu salınımıyla kaslarda gevşeme sağlama faydaları bulunmaktadır. Bununla birlikte suda doğumun, doğum işlemi sırasındaki avantajlarını şu şekilde sıralayabilmekteyiz;
Suda doğum anne adayında oluşturduğu belli başlı etkiler yoluyla doğum sonrasına olumlu etkiler oluşturmayı amaçlamaktadır. Bunları şu şekilde sıralayabilmekteyiz;