Erken Doğum Nedir?
Doğum, yumurtanın sperm tarafından döllenmesinin a...
Gebelikde kanama olağan bir durum değildir. Mutlaka doktor muayenesi gerektiren acil bir durumdur. Hamileliğin ilk üç ayında her 100 kadından 30 unda kanama oluşabilir. Kanamalı gebeliklerin çoğu düşükle sonlanırken, geri kalan kısmı gebeliği sorunsuz tamamlayabilir. Düşüklerin çoğu ilk iki ayda olur.Bazen gebeliğin üçüncü ,dördüncü haftalarında döllenmiş embrıyonun rahime yerleştiği günlerde çok az lekelenme tarzında kanama olur. Bu kanama ağrısızdır ve takip edilerek artıp artmadığı izlenmeli.
Düşüğün aktif olarak başladığı dönemde kanama aktifleşir, kasık ağrıları başlar. Kanamalı gebelerin doktor kontrolünü ihmal etmemesi gerekir. Ultrasonografide gebelik kesesinin düzgün gelişip gelişmediğine, embriyonun varlığına, sağlıklı embriyoyu destekleyen eklerin (yolk kesesi) olup olmadığına, 7-8 haftalık ise fetal kalp atımının varlığına bakılır. İlk aylarda gebelik muayenelerinde vajinal ultrasonografi tercih edilir. Karından yapılan ultrasonografiye göre daha net sonuç alınır. 7-8. haftada fetal kalp atımı görülüyorsa, gebeliğn sağlıklı gelişme ihtimali artar.
İlk üç aydaki düşüklerin en büyük nedeni embriyonun sağlıklı kromozom yapısına sahip olamamasıdır. İlerde oluşacak sorunların engellenmesi adına, doğal seleksiyon sonucu düşük gelişmektedir. Bu tür embriyoların çok az kısmı rahimde kalarak gebelik devam eder ve sorunlu embriyolar gelişir. Daha az sıklıkda görülen nedenler annenin şeker, böbrek, romatizmal gibi kronik bir hastalığının olmasıdır. Annenin vasküler (damar) hastalıkları, tiroid yetmezliği karşımıza çıkan diğer nedenlerdendir. Bir diğer neden ilk aylarda bebeğin gelişimini sağlayan hormonun (progesteron) yetersiz üretilmesidir. Bu tür durumlarda progesteron hormonu ilaç olarak verilir.
İlk üç aydaki düşüklerde gebelerin büyük çoğunluğunda embriyo ve ekleri total olarak atılmaz. Rahim içinde kanamaya ve iltihaba (endometrit) neden olan placenta parçaları kalır. İltihap oluşmaması ve kanamaların durması için en kısa sürede küretaj işlemi uygulanmalıdır. Düşük ve küretajdan sonra mutlaka kontrole gitmeli.
Düşük yapıldıktan sonra yeni gebelik için 6 ay ara verilmesi uygundur. Gebelikde kanama sürecinde istirahat ve cinsel ilişki olmaması önerilir. Belirli aralıklarla muayeneler yapılıp, gerekli ilaçlar önerilerek düşük önlenmeye çalışılır. Bir kez düşük olmuşsa daha sonra ki gebeliklerde de düşük olacaktır anlamına gelmez. 2. ve 3. gebeliklerde düşük olma ihtimali giderek azalacaktır. Fakat üst üste 3 kez düşük yapılmışsa oluşacak gebeliklerin düşme ihtimali artabilir. 3 kez düşük yapan hastalara özel testler yapılır.
Erken gebelikde görülür. 7-8 hafta cıvarında başlar. İlk 3 aydan sonra kendiliğinden düzelir. Nadiren 9 ay boyunca devam eder. Nedeni tam olarak bilinmiyor. Özellikle kokuya karşı hassasiyet olur. Daha çok sabahları olmakla birlikte günün başka saatlerinde de olabilir. Şu hususlara dikkat etmek bulantı, kusmayı nisbeten rahatlatır; yağlı ve baharatlı yiyeceklerden kaçınılması, sık ve az miktarda ara öğünler yiyerek mideyi bir miktar yiyecekle dolu tutmak, geceleri protein ağırlıklı hafif bir ara öğün ve sabahları kalkmadan yemek için yatağın yanında kraker bulundurmak, kokusu hoşa gitmeyen yiyeceklerden uzak durmak.
Hamileliğin ilerleyen aylarında rahimin yukarı doğru büyümesiyle yemek borusu ile mide arasındaki kapak sistemi hormonal nedenlerle gevşer ve mide asiti yemek borusuna doğru kaçarak yanmalara neden olur. Tüm bu önlemlere rağmen, bulantı, kusmaları devam eden gebeler gerekli tetkikler yapılarak gerekirse hospıtalize edilir. Serum ve ilaç verilerek kusmalar önlenir ve gebenin beslenmesi sağlanır. Bebeğin yeterince beslenemiyeceği endişesiyle hamileleri istemediği şeyleri yemeye zorlamamak gerekir. Bazı gebelerde bulantı, kusma uzun sürüyor ve tedaviye cevap vermiyorsa altta yatan karaciğer ve mide gibi organların hastalıklarının olup olmadığı araştırılmalı. Bulantı, kusmalar evdeki huzursuzlık nedeniyle daha abartılı seyreder. Bu durumlarda hastayı rahatlatacak çevre değişimi iyi gelir.
Hamilelik boyunca sırt, bel ve kasık ağrısı olur. Keskin kasık ağrısının nedeni rahimi yerinde tutan bağlardan olan (ligamentum rotondum) yuvarlak bağın hareketlerle birlikte kasılmasından kaynaklanır. Bu ağrı tek taraflı başlayan kasığa doğru inen ağrılardır. Bazen hastalar geceleri ani dönüş sonrası bu tip bir ağrıyla uyanabilir. Bu tür spazmlar ılık duş, istirahat ile rahatlar. Aktivitelerde ani haraketlerden kaçınılması ile ligamentum rotondum ağrısı azalır. Sancı devam eder yada daha şiddetlenirse doktora danışılmalıdır. Çünkü bu tür sancılar düşükte, idrar yolları iltihaplarında yada gebeliğin ilerleyen dönemlerinde erken doğum tehlikesiyle ilgili olabilir. Sırt ağrıları aşırı kilo alımının engellenebilir. Sırt kaslarını güçlendiren ekzersizler yapılır. Hamileler düzgün duruşa dikkat etmeli ve alçak topuklu, 3-4cm kadar ayakkabı giymeliler.
Bel ağrıları gebeyi en çok rahatsız eden ağrılardandır. Özellikle ilerleyen haftalarda gebelerin hemen hemen hepsinde ağrı olur. Bel ağrısının sebebi, gittikçe büyüyen rahim ve bebeğin, vücudun ağırlık merkezini değiştirmesidir. Sırt ve bel kaslarının gerilmesi, karın kaslarının vücut ağırliğini taşımaya yardımının azalması, gebelik hormonlarının pelvis kemiklerinde eklemlerin gevşemesi bel ağrılarını artırır. Bel ağrılarını rahatlatmak için otururken bele destekleyici yastık kullanmalı, ağır kaldırmamalı, yerden birşey alırken dizler bükülüp çömelmeli ,3-4 cm den yüksek topuklu ayakkabı giymemeli. Yüzme beli rahatlatan bir spordur, normal gebelikde yüzmenin sakıncası yoktur. Bel ağrısını artırmamak için ani vücut hareketlerinden kaçınmalı.
Hamilelikde rahim büyüdükçe komşu idrar torbasına bası yapar ve basıya bağlı sık sık idrara çıkma gereksinimi olur. Bu fizyolojik bir durumdur. Eğer idrar yaparken yanma, sızı varsa, idrarla kan geliyorsa ve aşırı sık idrara çıkılıyorsa kadın-doğum uzmanına girmeli. İdrar yolu enfeksiyonları gebelerde sık görülür. Kadınlarda idrar torbası ile dışarıya açılan kanal (uretra) arası mesafe kısadır. Bakterilerin bulaşması vajina-makat bölgesindeki bakterilerin idrar akışına ters olarak yukarı çıkması ile olur. Uretranın kısa olması kadınlarda idrar yolu enfeksiyonunun daha sık olmasına neden olur. Hamilelerde sistit, hamile olmayanlara göre daha sık olur. Gebelerde mesaneye bası ve hormonal nedenlerle, idrar yollarında gevşeme ve genişleme sebebiyle mesanede idrar yaptıkdan sonra idrar kalır. Kalan idrar bakteri üremesini kolaylaştırır. Bazı hamilelerde idrarla atılan şeker miktarı artar, bu da enfeksiyon oluşumunu kolaylaştırır. İdrar yolu iltihapları hamilelerde daha kolay böbreklere yayılabileceği için önemlidir.
Hamilelikdeki enfeksiyon erken doğuma yol açar. Böbreklere enfeksiyon yayılmışsa daha ağır enfeksiyon tablosu olur. Ateş, titreme, bel ve böbrek ağrısı, böbrek yetmezliği görülebilir. Eğer enfeksiyon saptanırsa doktorun uygun gördüğü antibiyotik kullanılmalı. İdrar yolu enfeksiyonu sık aralıklarla tekrarlıyorsa düşük doz antibiyotik uzun süre kullanılır. Enfeksiyon böbreklere yayılmışsa ateş, bel ağrısı varsa hastaneye yatarak tedavi gerekir. Hamilelerin % 5-10 unda herhangi bir şikayet olmadan idrarlarında bakteri olur.
Buna asemptomatik bakteriüri denir. Bunun için tüm anne adaylarına gebeliğin 12. haftasında şikayeti olmasa da idrar kültürü yapılması önerilir. İdrar yolu enfeksiyonları erken doğuma ve bebeklerde gelişme geriliğine neden olur. Enfeksiyonların önlenmesi ve tedavisinde bol su içmek, idrarı tutmakdan kaçınmak, cinsel ilişki sonrası idrar yapmak önerilir. Gebelerde bazen idrar kaçırma şikayetine rastlanır. Bunun için perine kaslarını güçlendirici hareketler önerilir. Aşırı kilo alımında da idrar kaçırma şikayeti artacağından kilo alımına mutlaka dikkat edilmelidir.
Hamileliğin ilk aylarında iştahsızlığa sık rastlanır. Doğru dürüst beslenemediğini düşünen anne adayı bebeğin az gelişeceğini düşünerek endişe duymaya başlar. Stres iştahının daha da azalmasına neden olur. Oluşan kısır döngüyü kırmak için işi doğalına bırakmak gerekir. İştahsızlık için altta yatan bir hastalık yoksa iştahsızlık için endişeye gerek yoktur. Genellikle 20 haftadan itibaren gebeliğe ait metabolik değişiklikler dengeye oturur ve kilo alma başlar. Çevreden ve aileden gelen aşırı yemek yeme baskısı doğru bir yaklaşım değildir.
Hamileliğin ilk haftalarındagenel bir halsizlik, baş dönmesi, uyku hali olabilir. Bu yakınmalar gebelikdeki hormonal değişikliklere ve kısmende tansiyonun düşük olmasına bağlıdır. Tansiyon düşüklüğü bebeğe zarar vermez. Ancak yatakdan ani kalkışlarda, uzun süre ayakda kalma durumlarında baygınlık hissi, göz kararmasına hatta bayılmaya sebep olur. Bu durumlarda doktora gitmeli ve dinlenirken ayaklar kalp hizasında tutulmalı.
Hamilelikde hormonlar barsak kaslarını gevşetir, hareketlerini yavaşlatır. Barsaktan emilen su miktarı artar. Ayrıca rahim tarafından oluşturulan bası kabızlığa ve gaz oluşumuna neden olur. Kabızlığı tedavi etmekten çök önlemeye çalışmalı. Bu nedenle her gün lifli gıdalardan yemeli, sebze, meyve, yeşil salata, kayısı, erik, incir tüketilmeli. Günde 8-10 bardak su içilmeli. Aşırı kahve, çay kabızlığa neden olur. İnatçı bir kabızlık varsa doktora gitmeli. Doktora sormadan müshil ilaçları almamalı. Bu tür ilaçlar barsak hareketlerini artırarak su kaybına neden olarak, erken doğum tehlikesine yol açabilir.
İlk gebelikde bebek hareketleri 18-20 hafta civarında çok hafif, kuş kanadı çırpar gibi bir his şeklinde duyulur. İlerleyen haftalarda bebek hareketleri daha kuvvetli hissedilir. İkinci ve daha sonraki gebeliklerde 16. hafta civarında, 2 hafta daha erken duyulur. Sağlıklı bir bebek günde en az 10 kez hareket eder. Bu hareketlerin hepsi güçlü tekmeler şeklinde değildir. Küçük kımıldamalarda bebek oynaması olarak sayılır.
Gebeliğin Son Dönemindeki Sorunlar hakkında bilgi almak isterseniz eğer ki; İlgili linke tıklayabilirsiniz.
İlgili link: https://www.aysedarama.com/gebeligin-son-donemindeki-sorunlar